
Dünyanın büyük çoğunluğu henüz 5G ağının faydalarını deneyimlemeye başlayamadı bile ancak telekomünikasyon teknolojisindeki bir sonraki büyük adım için jeopolitik yarış şimdiden kızışıyor.
5G’nin maksimum hızından 100 kat daha hızlı olması beklenen 6G teknolojisinin geliştirilmesine neresinden baksak daha 10 yıl var. Fakat şirketler ve hükümetler şimdiden planlarını yapmaya başladı bile. Çoğu görüşe göre, 6G’yi ilk geliştiren ve patentini alan ülke, bir sonraki sanayi devriminin en büyük kazananı olacak.
Bu yarıştaki rakipler ise, tahmin ettiğiniz gibi: ABD ve Çin
Trump başkanlık döneminde elinden geleni yapmış olsa da 5G’de Çin’in küresel lider haline gelmesini engelleyemedi. Bunun ana sebebi ise, Huawei’nin çoğunlukla cazip fiyatlar sunarak dünya çapında rakip 5G satıcılarını geride bırakıyor olması.
ABD’nin 2018 yılında ZTE’yi üç ay yasaklaması gibi benzer adımlar ise Huawei’nin hedeflerine ulaşmasını engelleyebilir.
Bunun yanı sıra ABD, ekim ayında 6G’de liderliği elde etmek amacıyla üyeleri Apple, AT&T, Qualcomm, Google ve Samsung’u da içeren (fakat Huawei’nin olmadığı) ATIS adı altında bir ittifak kurdu bile.
5G yarışında Japonya, Avustralya, İsveç ve İngiltere, ABD’nin casuslukla suçladığı Huawei’yi yasakladılar. Buna karşılık olarak Rusya, Filipinler, Tayland, Afrika ve Orta Doğu ülkeleri, şirketi memnuniyetle karşıladılar.
Avrupa Birliği ise, Nokia ve Ericsson’un dahil olduğu ‘kablosuz 6G projesi’ni açıkladı.
Huawei gibi Çinli şirketlere duyulan güvensizliğin 6G ile azalması pek olası görünmüyor ve demokrasilerin, 5G teknolojisinin otoriter rejimler tarafından kullanım biçimlerine dair endişeleri gittikçe artıyor. Çin, hali hazırda bir süredir vatandaşlarını izlemek ve kontrol etmek için gözetim kameraları, yapay zeka, yüz tanıma ve ses örnekleri gibi teknolojileri kullanıyor.
コメント